özür dileyeyazıyorum

10 Nisan 2010 Cumartesi

yazılacak o kadar çok şey var ki... özür dilenecek, özür diletecek, eleştirilecek, itiraz edilecek...
önce memleket genelindeki basın yayın organlarından başlayalım:
milliyet gazetesi 10 nisan günü internet sitesinden yayınladığı bir haberle ilgili bütün fenerbahçe taraftarından özür diliyor. fenerbahçe acıbadem bayan voleybol takımının avrupa kupası final maçındaki malubiyetinden sonra "kupa hayal" diye manşet atılmış, tepkiler gelmişmiş, 10 dakika sonra manşet değişmiş, milliyet de o kadar pişmanmış ki bütün fenerbahçelilere birer öpücük verecekmiş...
sabah gazetesi de şu bütün dünya medyasının bir sene boyunca beklediği memleketin en önemli olayı olan maçtan sonra malum renklerle "şamar oğlanı" diye manşet atmış, ama özür dilememiş hiç. bunun üzerine de bütün galatasaraylılar küsmüşler. işin ilginci, aynı şeyi biz tribünde yapsak 10 maç sahamız kapanır, ama basının bir sahası ve kuralı olmadığından kapanan sadece ar damarı oluyor, o da başlama düdükleri müddetince sadece...
son günlerin formunda haber sitesi zaytung da yaptığı haberlerden sonra papua yeni gineden ve bütün yozgatlılardan özür dilemiş zaten. ama bizden özür dileyen yok! feridun düzağaç'tan bir özür bekliyorum bütün beşiktaş taraftarı adına... nedeninin sormayın ben de bilmiyorum... ve bu vesileyle yine feridun düzağaç'tan özür diliyorum bütün şavşatlılar adına...

ligin zirvesindeki takımın şampiyonluğu şimdiden memleket genelinde kutlanırken futbolla ve sporla ilgilenen bir kısım insanlar, yaşanan olaylardan ve federasyonların tutum ve tavırlarından ötürü derin üzüntüler içerisinde. mevzu basketbol da olsa, eskrim de olsa, futbol da olsa; federasyonlar adam, takım, şehir, önsezi, ve yöresel yemek kayırma becerilerinden başka hiçbir varlıklarını geliştiremiyorlar maalesef... diyarbakırı küme düşürmeyerek ilerleyen zamanlarda daha büyük olaylara davetiye çıkartan federasyon, bursa'yı kesinlikle mağdur etmeyecek bir karar vererek muhtemelen bitime 13 hafta kala şampiyonluk kupasını da verecektir ertuğrul hoca ve öğrencileri ve yöneticilerine... bitime 13 haftadan az varsa algoritması şaşacak olan futbol federasyonu sorunu sayın başbakanın telkinleriyle çözmeye çalışacaktır! bursa büyükşehir belediyesinin önümüzdeki 86 sene boyunca akape isimli partide kalması dileklerimle... şayet gerçekleşmezse bütün bursa şehri halkının mevzu bahis iktidar partisinden, büyük çabalar harcayan federasyon yetkililerinden ve spordan sorunlu devlet müsteşarından özür dilemelerini de beklerim...

basketbol'la ilgili güncel gelişme varsa da, mide bulantılarımdan ve yine federasyonel rahatsızlıklarımdan ötürü bu branştan ve memleket genelindeki spor ahlakı ve idareciliğinden feci tiksindiğim için antihistaminik ilaçlar öneren doktorumun tavsiyesiyle artık takip etmiyorum. zor oluyor ama sigarayı bırakma yönünde önemli bir adım bu tip bağımlılık ve kötü alışkanlıklardan kurtulma. uzun cümleler kurma konusunda da bana telkinlerde bulunan, bakırköy mazhar osman ruh hastalıkları ve sağlıkları ve travmaları hastanesi 3. klinik şefi sayın üstün dökünmenden özür bekliyorum ve kendisine sesleniyorum: "dostum; bana yanlış gömlek vermişsin, ceketin içine bu gömlek hiç gitmiyor!"

kulübümüz yöneticisi sayın serdar adalı açıklamış ve memleket genelindeki vasküler rahatsızlıktan şikayetçi her snakehead yaratığına bir umut kapısı açmış şöyle:
Bütün ağırlığımızı futbola vereceğiz. Çünkü taraftarlarımızın da, camiamızın da isteği bu yönde.
serdar beyin paralel evrende 300 kilo geldiğini ve kendisinin ağırlığının evrensel çekim sabitleriyle bile sabitlenemeyeceğini bildiğimizden ötürü, bu ağırlık altında futbol şubemizin ve takımımızın ezilmemesini diliyoruz. ancak sorun şu ki, vektörel olarak paralel değil dik kesen bir evrende serdar beyin ve diğer yöneticilerimizin maalesef yer çekimsiz bir ortamda bile ağırlıkları olabiliyormuş. bu marifetlerini hentbolcularımızın maaşlarını ödeme konusunda da göstermelerini, şubelerimizi kapatacaklarsa en azından bizden de helallik almalarını, öbür dünyaya borçlu gitmemelerini diliyor, sebebsiz ve nedensiz yere kendisinden özür diliyoruz.

ayrıca sayın başbakan önderliğinde bütün hükümet yetkilileri, biz asistanlardan ve geleceğin üniversite öğrencilerinden özür dilemeliler! her gün posta kutumuza bakıyoruz parfümlü mektup göndersinler diye ama yok...

uzun zaman olmuş yazmayalı, şöyle bir bakınca uzun bir süre de yazmamam gerekli sanırım?
iş güç ders defter arasında bütün eskrimcilere ve badmintonculara benden gelsin: bana yalan söylediler bana yalan söylediler sigaranın zararlarından ve yeni yök kanunundan bahsetmediler!

not: başlıkta geçen yazmak kelimesi böyle bi neredeyse anlamı taşır. cümle içerisinde kullanalım da saatlerce tanımlamaktan kurtulalım:
- o kız çok düşeyazdı
- bir kilo domates düşeyazdı
- bugün ben sizden özür dileyeyazdım.

0 yorum: