"İyi günde, kötü günde sapına kadar Beşiktaşlıyız!" Senelerdir bu tribünlerde haykırarak söylenir bu beste. Bugün bunu kanıtlamak için takımı meşalelerle karşılayacaktık, şampiyonluğa giderken yaptığımız gibi... Beşiktaş'ı yakmak için şampiyon olmamız gerekmediğini, Beşiktaş'ı yakacak ateşin kaynağının bu deli sevda olduğunu anlatmak için...
Televizyonlarda bahsedildi; '' Beşiktaş taraftarı, takımının kötü günde yanında olduğunu gösteriyor'' diye. Girdik stada takımı karşılayarak... Peki sonrası? Nerde kötü günde takımımızın yanında olduğumuz hikayesi? Neden en kötü günde bu stadta Beşiktaş yerine Fenerbahçe diye bağırılır? Bu tribünler haftalarca ''Yeteeer! Yıldırım Demirören'' diye bağırırken bile bugün Aziz Yıldırım dediği kadar kendi başkanının adını zikretmedi. Biz en kötü günde Beşiktaş diye bağımayacaksak, ne zaman bağıracağız? Herkes iyi günde takımının ismini bağırır, internette kendisiyle ilgili ne varsa oraya yazar.
Elbette küfür olur. Küfür etmek bir reaksiyondur bana göre. Türk insanının her anında küfür varken stadlarda küfür olmasın demek çok saçma serzenişlerdir. Ancak 90 dakika, aralıksız, organize şekilde, sözde kötü günde Beşiktaş'ın yanında olduğunu gösterirken yapmak, ciddi travmaların göstergesidir. Beşiktaş diye bağıranları susturmak, nasıl bir Beşiktaşlılıktır? Nerde Denizlispor maçında protesto edenleri Beşiktaş diye bağırsın diye döven delikanlılar? İşte artık bazılarının Beşiktaşlılığı cebine koyulan para kadar olunca, kötü günde destek de bu kadar oluyor...
En Kötü Gün
25 Nisan 2010 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder