Hentbol’un Asi Kartalı: Zeliç

26 Nisan 2010 Pazartesi




Kendisi sahada ne kadar agresifse, saha dışında bir o kadar sıcakkanlı ve konuşkan. İstanbul'da ki yaşamı ve Beşiktaş hakkında konuştuk. Ayrıca kendisini seven bayan taraftarları üzecek bir sırrıda paylaştı.Kendisinin çok sevdiği bir kız arkadaşı var.

-------------------------------------------------------------------------------------

Beşiktaş Hentbol Takımı’nın, 40 yıllık Beşiktaşlı gibi mücadele eden oyuncusu Vladimir Zeliç, “Taraftarımızla uyumumuz çok iyi. İki taraf için de kazanmaktan önce sahada mücadele etmek ön planda.” diyor…

Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün son zamanlardaki en başarılı branşı olarak göze çarpan Beşiktaş Hentbol Takımı, taraftarların gönlünde giderek ayrı bir yer kazanıyor. İşte bu takımda 40 yıllık Beşiktaşlı gibi formayı hakkı ile taşıyan birisi var ki taraftarlar için onun yeri çok ayrı. Geçen sezon takıma katılan Vladimir Zeliç, taraftar ile arasındaki bağı şöyle açıklıyor; “Seyirciyle uyumumuz çok iyi. İki taraf için de kazanmaktan önce sahada mücadele etmek ön planda. Seyirci bunu gördüğü zamanda takdir ediyor.” Türkiye’de iken en çok ailesi ve kız arkadaşını özleyen Vladimir Zeliç, Türkiye’de oynanan hentboldan, özel yaşamına kadar birçok konuyu Serencebey ile paylaştı.

Hentbola nasıl başladınız?
12 yaşında okul arkadaşımın tavsiyesiyle başladım. Evimin yakınında bir hentbol kulübü vardı. Orada antrenmanlara çıkmaya başladım. İlk olarak Belgrad yakınlarında değişik takımlarda oynadım. Daha sonra Avrupa'da değişik ülkelerde oynamaya devam ettim. Macaristan, Portekiz derken en son Beşiktaş'tayım.

Türkiye'ye gelmeden önce, Beşiktaş ve Türkiye hakkında bir bilgiye sahip miydiniz?
Çok fazla bir bilgim yoktu. Arkadaşlarım bahsetti ama anlatılanlarda çok detaylı değildi. Buraya geldiğimde daha yakından tanıdım. Beklentilerimin çok üstünde bir şehir ile karşılaştım. Burada olmaktan çok mutluyum ve bence Belgrad'tan sonra en güzel şehir bana göre İstanbul. Belgrad benim için birinci sırada çünkü orda doğup, büyüdüm. Bu yüzden onun yerini hiç bir şehir alamaz.

Sizi izlerken agresif bir oyuncu olduğunuzu fark ediyoruz. Siz kendinizi nasıl bir hentbolcu olarak tanımlıyorsunuz?
Taraftarın verdiği destek ile daha fazla agresif oluyorum. Bu desteğe karşılık vermek için terimin son damlasına kadar sahada savaşmaya çalışıyorum. Kazanmak için bütün gayretimi gösteriyorum. Tabi ki bunların hepsi taraftarın verdiği güç ile oluyor.

Taraftar ile aranızda farklı bir bağ var. Bunu oluşturan nedir?
Geçen sene oynadığımız Avrupa Kupası'nda bir Avusturya takımı ile eşleşmiştik. Maç sırasında 4-5 sayı gerideydik. O sıra ben devreye girdim, iyi bir performans gösterdim ve o maçı kazandık. Bence o maçtan kaynaklanıyor, çünkü o maçtan sonra gelen sayısı da artmaya başladı. Daha çok destek gördük. Her şey de benim için daha iyiye gitmeye başladı. Seyirciyle uyumumuz çok iyi. İki taraf için de kazanmaktan önce sahada mücadele etmek ön planda. Seyirci bunu gördüğü zamanda takdir ediyor.

Türkiye’de oynanan hentbol ile yurtdışını karşılaştırır mısınız?
Türkiye'de hentbol için sayabileceğim 3-4 tane takım var. Ancak gelişmiş bir altyapı yok. Yetenekli gençler var ama bu yeteneklerini geliştiremiyorlar. Bu yüzden Türkiye, hentbol sporunda hep geriden geliyor. Türkiye'de hentbola yeterince önem verildiğini düşünmüyorum. Avrupa'da daha çok profesyonel düşünülüyor. Türkiye'de sadece Beşiktaş ön plana çıkıyor. Beşiktaş bu lig için bir gömlek üstün durumda. Geçen sene Avrupa'da da belli seviyelere geldik. Ancak hala Avrupa'nın gerisindeyiz.

En çok hangi Türk oyuncu dikkatinizi çekti?
Bizim takımdan Ramazan ve kaleci İbrahim çok iyi oyuncular. Fizik ve teknik olarak çok iyi durumdalar. Ramazan tek başına maçı kazandırabilecek bir oyuncu.

Beşiktaş Kulübü’nün hentbola yaklaşımını nasıl görüyorsunuz?
Onlar bir şey yapmak istiyor ama karşılaştıkları sorunlar var. Dünya'da ekonomik kriz hâkim ve bu herkesi etkilediği gibi kulübümüzü de etkiliyor. Bu yüzden onlarda istediklerini yapamıyor.

Bir kulüpte maddi sıkıntılar yaşanıyorsa, oyuncular ya antrenmana çıkmaz ya da başka bir kulübe transfer olurlar. Bizde böyle bir şey yaşanmadı. Bu beraberliği sağlayan olgu nedir?
Yabancı oyuncular için ilk sırada her zaman para vardır. Çünkü ülkelerini para kazanmak için terk ederler. Ancak burada arkadaşlık ortamı çok iyi ve Bilal Abi bizle çok ilgileniyor. Bize sözler verdi ve sözlerini tuttu. Her ne olursa olsun sene sonunda da işler yoluna bir şeklide giriyor. Ayrıca şehir ve Beşiktaş Kulübü de bana çok uygun. Bu yüzden önceliğim hep burada kalmak üzerine.

Geçen sene Avrupa’da ciddi bir başarı elde etmemize rağmen, bu sene erken veda ettik. Bu neden kaynaklandı?
Biz normale göre sezonu geç açtık. Yeni transferler oldu. Herkes aynı anda gelemedi. Bunun için hazırlıklara geç başladık ve uyum sürecini geç atlattık. O sırada Şampiyonlar Ligi'nde elemelerde bir varlık gösteremedik. Daha sonra ikinci kupada bir şey yapmak istedik ama olmayınca olmuyor. Aslında geçen seneden daha iyi kadromuz var ama her şey uyumsuzluktan kaynaklandı. Türkiye Ligi'nde de gün geçtikçe daha iyi oynamaya başlıyoruz.

Beşiktaş'ın Avrupa'da kupa kaldırması için ne gibi adımlar atılması gerekli? Kupa kazanmak için şansımız nedir?
İlk sırada istikrar var. Beşiktaş belli tecrübeye sahip ve bu kadronun en az 2-3 sene bu şekilde devam etmesi gerekir. Başarı kıstası ne demek? İlk önce bunu bir açıklamak lazım. Mesela geçen sene biz Challenge Cup'a katılmıştık ve ona katılmak için ligde 4. veya 5. sırada olmamız gerekir ki bu mümkün değil. Her zaman şampiyon olmaya oynuyoruz. Şampiyonlar Ligi'ne girmek başlı başına bir başarı bizim için. Çünkü dediğim gibi Türkiye hep geriden geliyor. Geçen sene biz yarı finale çıktık ama hiç maça favori çıkmadık. Hep rakipler favoriydi. Ayrıca Türkiye Ligi'nin de güçlenmesi gerekir. Fenerbahçe ve Galatasaray'da hentbola girerse lig güçlenir ve bizde daha çok çalışırız.

Hentbolun dışında Türkiye'deki yaşamda sizi neler etkiledi? Yemek, müzik, şehir ya da bir olay…
Ben burada pek zorluk çekmedim çünkü burası benim ikinci evim. Belgrad ve burası arasında benzerlikler var. Yemeklerini de seviyorum. Alışmam zor olmadı açıkçası. Canlı müzik yapan yerlere gittim. Türk Halk Müziği çok güzel ve hatta diyebilirim ki bizimkiler müzikleri buradan çalıyorlar.

Şu an Beşiktaş’ta oynuyorsunuz, gelecek ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Şu anda ilk olarak Türkiye Ligi'ni ve Türkiye Kupası'nı kazanmak istiyorum. Beşiktaş'ta çok mutluyum. Başarılı olursak burada devam etmek istiyorum.

Türkiye’de yaşarken en çok neleri özlediniz?
En çok ailemi ve kız arkadaşımı özledim. Ancak teknoloji sağ olsun SkyPe var. Onun için iletişim konusunda pek sıkıntı çekmiyorum. Mail atıyoruz birbirimize ve özlemimizi bu sayede giderebiliyoruz.

Hentbol dışında yaşamınız nasıl? Özel ilgi alanlarınız neler?
İnternette memleketimde neler olmuş diye haberlere bakıyorum her gün. Burada birçok sporcu arkadaşım var, çoğu basketçi, onlarla geziyorum. Genellikle Anadolu Yakası'nda vakit geçiriyorum. Çünkü bu tarafa fazla gelemiyorum.

Pascal Nouma’yı tanıyor musunuz? Agresifliğiniz onu anımsatıyor? Bu tarz bir benzetmeyle karşılaştınız mı?
Tanıyorum, geçen sene birbirimize benzediğimizi söylediler. Bu da benim hoşuma gidiyor çünkü Pascal Nouma, Beşiktaş taraftarı için önemli birisi.

Beşiktaş taraftarını nasıl değerlendiriyorsunuz? İnönü’de maç izlediniz mi?
İnanılmaz bir taraftar topluluğu var Beşiktaş'ta. Gerçekten çok güzel şeyler hissediyorum onlara karşı. Bu seneki 3-0 yendiğimiz Fenerbahçe maçına gitmiştim. Daha öncede seyrettiğim maçlar oldu. Muhteşem bir atmosfer oluyor.

Erhan Altıntaş-Serencebey Gazetesi/46. Sayı

0 yorum: