ah şu pazar günleri

29 Ocak 2010 Cuma

O pazarlar ki; yıkanmış önlüklerin ütü kokusu, Cenk Koray'ın Telekutusu, Bizimkiler dizisinin bitmeyen vasatlığının hükümdarlığı ve son ana bırakılmış ödevlerin karın ağrısıydı.
Yine o pazarların akşamlarında büyük bir enejinin ve coşkunun ağır ağır sönüşü olurdu...

O pazarlar ki; kaderlerini hep hava durumu belirlerdi...
Bu yüzden uyanır uyanmaz havaya bakar o günü nasıl geçirecegimizi düşünürdük. Güzel bir hava varsa dışarı çıkmak kolay olur ve birbirine dolanan uçurtmalar çözülür, mangal hazırlanır pikniklere gidilir ve bolca terlenirdi ne de olsa akşam mis gibi banyo yapılacaktı..


Çok özlediğimiz o pazarlardan artık kalmadı... Büyüdük belki de..
Şimdiki pazarların nasıl geçeceğine kendimiz karar veremiyoruz.. Hava güzel olsa da 9 aylık oynamak, pikniğe gitmek yada uçurtma uçurmak ile ilgili olmuyor olamıyor..

Çocuklugumuzda da olurdu bazen böyle, mesela; tam maça başlayacakken ya da maçın en güzel anından top patlardı ya da top bir yere kaçardı ya da mahallenin büyükleri gelir topu alırdı.
Sonrasında bazen yeni bir top alınırdı yada üzgün bir şekilde eve dönülürdü...



Kimi zaman hayatımız Beşiktaş kimi zaman da Beşiktaşımız hayat oldugundan, o pazarlarda da illa ki Beşiktaş olurdu...


O pazarlarda; yıkanmış önlüklerin ıslaklıgı gibi olurduk Dolmabahçe yollarında,
S.Seba'da darbukayı borazan olarak kullanma girişimlerine şahit olunurdu...
Ve 9 aylık oynanan, uçurtma uçurulan, Piknik yapılan pazarların sonunda oldugu gibi büyük bir enerjinin ve coşkunun ağır ağır sönüşü olurdu...

O pazarlarda; hava durumları çocuklugumuzda oldugu gibi Beşiktaş'ımızla ilgili planlarımızı da etkilerdi...
Akatlar'daki ve özellikle bir defasında Abdi İpekci'deki pazar...
Dışarda kar mı yagar yoksa yagmur mu yağar ya da güneşli bir gün mü olur bilinmez ama içerideki hava Beşiktaş'ın gelecekteki durumunu ilgilendirirdi bu bahsettigim pazar günlerinde...

Çünkü; Siyah-Beyaz Uçurtmalar, Akatlar'daki bazı pazar günleri ve özellikle en çok Abdi İpekci'deki o pazar günü tellere takıldı.
Mahallenin büyükleri en çok bu iki yerde geçirilen pazar günlerinde topları aldılar.
Toplarımız hep bu pazar günlerinde patladı ya da kayboldu...

ve şimdi yine benzer pazarlardan birisi daha geliyor ve yine Akatlar'da...

Bakalım uçurtmalarımız ne kadar tellere takılacak... Gerçi tellere takılsa da artık büyüdük herhalde, kolay kolay tellere takılmaz, koruruz var gücümüzle tutarız sıkı sıkı...
Hem büyümüşken artık mahallenin büyükleri toplarımızı da alamazlar herhalde, yani alacak olsalar da hemen vermeyiz belki...
Yanlış yapanın yanına kâr kaldığı bir anlayış içinde olmadığımızdan, hatta eski aldıkları toplarımız için bir de güzel ders veririz onlara, daha da bizim mahalleye gelemezler...

Ve olur da daha önceki pazar günleri, karda yürüyüp de izini belli etmeyenlerin izini de bulursak ne mutlu bize...
Umut işte...
Herzaman ki gibi yine umut taktık uçurtmalarımızın ucuna, uçarsa ne mutlu bize ne mutlu Beşiktaşlıyım diyene... çünkü vazgeçemiyoruz ne düşlerden ne de umudun adı olan BEŞİKTAŞ'tan!

1 yorum:

asidiktesir dedi ki...

orhan veli'nin şiiri var hani:
"beni bu güzel havalar mahvetti,
böyle havada istifa ettim
evkaftaki memuriyetimden.
tütüne böyle havada alıştım,
böyle havada aşık oldum;
eve ekmekle tuz götürmeyi
böyle havalarda unuttum;
şiir yazma hastalığım
hep böyle havalarda nüksetti;
beni bu güzel havalar mahvetti.
"

bu da o misal...
bizi bu pazar günleri mahvetti..
bu pazar gülerinde vazgeçtik herşeyden...