cehennemden önce son çıkış

22 Ocak 2010 Cuma

ortalık yangın yeri, pus duman kaplı. şurda sayılı gün sonra beşiktaşın yakın zamandaki seneleri belli olacak. fikir alışverişlerini kapsayan yazılar bloglarda gazetelerde dönmekte, bunun yanı sıra dost meclislerinde daha koyu sohbetlerin konuları da bu, açık sözlerle belirtiliyor.
gördüklerimiz ve göremediklerimizden sonra göreceklerimiz ve göremeyeceklerimizle ilgili, içerisinde büyük hayal kırıklıkları barındıran çok fazla söz var düne bugüne ve yarına dair. hepsini söylemek fuzuli... aynı fuzuli'nin söylediği gibi gerçi: "söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil"

seçimden sonra beşiktaşın değişeceğine ve midemizi bulandıran şeylerin düzeleceğine dair zerre ümidim yok. yine işimize gücümüze bakacağız bizler, yine karanlıklar içinde ufak aydınlığımız olacak beşiktaş. yine pankartımızı asıp; amatörlerde, hentbolda, engellide bulacağız biz masumiyeti ve yine 5 senede bir sesimizi yükseltebileceğiz necip'ler için.
fulya gibi kabuslar yükselecek, altyapı kamburu muhafaza edilecek, beşiktaşlılık duruşu gibi yapay şeylerin arkasına saklanılacak, tribün bitirilmeye ve tribüne dair kültürler kökünden kazınmaya devam edilecek... başkanın adamları kırmızı değil belki de mor atkı takacaklar bundan sonra ama başkanın her zaman adamları olacak boynumuza bıçak dayayan...
yine bize hüsran bize yine hasretler; yine kafamızı duvarlara vurdukça açacağız alnımızı...
mevcut yönetim ve seçime girecek olan yönetimler arasında fark yok! bundan daha elim ve daha vahim olarak seçime hazırlanan iki listenin de hiçbir önemi yok. seçimden sonra iki kukla oynatıcısından birisi geçecek sahneye ve seyir zevki olmayan tiyatrolarına devam edecekler. işin en kötü yanı, iki aday arasında zerre fark yok! al birini diyeceğim ama ötekine vurmak gerekecek, işte orada kantarın topuzu yine bizim bir taraflarımıza kaçacak...

genel kurulun kongrenin işlerliği ve demokrasiyle alakası bile yok. her iki aday da aynı satır içinde beşiktaşın dört ayrı sahibini belirleyebiliyor. önce deniyor ki beşiktaşın sahibi 100küsür milyon taraftardır, sonra deniyor ki beşiktaşın sahibi 1küsür milyon kongre üyesidir, sonra deniyor ki beşiktaşın sahibi 100 küsür minyon yönetim kurulu üyesidir, sonra deniyor ki beşiktaşın sahibi başkandır, sonra bir bakıyoruz beşiktaşın sahibi başkan her kimse onun babası!
beşiktaş bu kış, sandıktan tavşanı değil, babayı çıkartıyor! sahibinin kim olduğunu kimsenin bilmediği beşiktaşımızı her gören duyan sahipleniyor, kongresinden tribününe kadar. yönetim "2 kupayı unutma vefasızlık yapma" yazan pankartını açıyor, bilet dağıtıp aleyhte iş yapanın boğazını kesecek çetesini salıyor ve tribünün sahibi olmaya çalışıyor; kongreye köylüsünü sokan kongrenin sahibi oluyor; ağzına şeref beyin hakkı babanın adını alan beşiktaşın tarihine sahip olmaya çalışıyor... ne komik değil mi, biri de bunlardan dolayı utanmıyor!

ne değişecek kongrede? herkes bunun merakında! bakın, acizane, benim köyün delisi bu gece, ve taşımı atıyorum kuyuya: "hiçbir şey değişmeyecek! aynen devam..." buyrun çıkartın ey akıllılar...

çok üzgünüm, ben bugün siyahım karanlıktayım, beyaz bir kefen bulun bana, bari mekanım değişsin de şu cehennemden önce son çıkışta topraklar altında saklanayım... beni arayan olursa meleklerden, deplasmanda deyin...

0 yorum: