Sensiz geçen günlerin ardından...

1 Mart 2010 Pazartesi

zamana sataştığım olmuştu sensiz geçen günlerimde..
ve sonrasında senle geçen günlerim oldu, bazı düşlerim yazgımı oluşturur oldu..
düşlerimiz yazgımızı oluşturduktan sonrada ona sadakat duymaktan başka ne yapılırdı ki zaten..

anlamlı 2 adet cümleyı üst üste koyup, karşılıklı olarak, hiçbir zaman, hiçbirsey konuşamadığımız bu adam ilk olarak mabedinin orta yerinde mücadele, isyan ve aykırış yerindeydi... rakip ismi gibi takımıda genç olan gençlerbirligi.. bir hafta öncesinde farklı farklı röportajlarını okumaktan olsa gerek, sivok ve bobo hep aklımda.. nitekim sivok ve bobo gol atıncada çevremdekiler benim sırtımda.. akılda kalan en belirgin olan ise tabata nın geldigi günden beridir en iyi oyununu oynamış olması..

ve bir hafta sonrada, yazgı ve gönül aynı kavramın değişik adları oluyor ve kendimi yollarda buluyorum, her nekadar bu gitmeler gitmek degil desemde bu defa g.antep' de açıyoruz gözlerimizi.. diğer takımlar gibi g.antepspor'da bir hafta dinlenmiş ve dersine iyi çalışmış bir şekilde çıkıyordu.. g.antep hocasının çalışmışlığı okadar belliydi ki daha bir hafta önceki maçta yedek kulübesindeki 2 oyuncusunu çift ön libero olarak kullanıyordu ve hem skor hemde oyun olarak üstünlük sağlamışlardı..futbol adaleti işliyordu..

sonrasında beyoğlu'lu vardı, önceki beyoğlu'lu maçlarından çok fazla farklı.. farkı ise fiyatında ve havasında..
takım ısınmaya çıkmıştır ama kimin ilk 11 de oldugu artık hiç kimseyi meraklandırmaz olmuş, herkesde bir alışılmışlık var artık süprizlere.. ki ilk düdük çalana kadar kimin nerde oynayacagına dair birşey söyleyemiyorduk..
tello ve sivok'un hataları sonucunda 68.dakikada golü kalemizde görürken, yine tello ve sivok ile birlikte beraberligi sagladık.. ve ilk yarıda gol atamamanın ve duran top kullanamamanın cezasını 2 puanla ödedik..

tekrar yollardayız.. bunun farkı ise şeklinde.. yola çıkar çıkmaz aklıma geçen yıl yaklaşık olarak aynı tarihteki i.b.b maçı geliyor aklıma, diyorum ki biz kayseriyi hiç yenemiyoruz deplasmanda, geçen yıla kadarda i.b.b yi yenemiyorduk.. geçen yıl 2-1 yenmiştik bu yılda yine aynısı olabilir diyerek totemi başlatıyorduk..
üstüne birde eskiden sadece maçlar için dinledigimiz trt fm i açıp reksan reklam ismini duyup geçmişi hatırladık.. pazar akşamlarını hatırlar olduk, Beşiktaş orta alanda top çevirirken, reksan reklam devreye girerdi, seyidoğlunu, apikoğlunu, tahsildaroğlunu duyardık.. kısa bir nostalji ile birlikte trt yi arayıp birde şarkı armağan edilince artık yollar bitmek üzereydi.. bitmesi ile birlikte ilk defa gidilen stadın bulunması ve park gibi bir sorunun olmamasının sevinci ile stadı süzerek, ilginç bir düzenle stada girmiş olduk..
pankart asmaca işlerini tamamladıktan sonra maçın başlama saati gelmiş ve maç başlamıştı.. daha maça kendimizi verememişken, şoför abimiz; gol geldi geldi derken gol gelmiş ve kimin attıgını görememiştim.. ve sonrasında yine ataklar ve 2.gol gelmiş ve soğuk kayseri gecesinde içimiz iyice ısınmıştı, hele birde stad tavanındaki ısıtıcın sıcaklıgı ile birlikte biz neredeyiz der gibi birbirimize baktık.. alışık degildik çünkü bu şekilde ısınmalara... evet hakkatende alışık degildik biz bunlara, derken yine ısı kaybına ugramaya başladık kayserinin golü ile birlikte.. kendimize gelmemizle birlikte maç bitti ve herzaman ki gibi yine umut taktık uçurtmalarımızın ucuna, uçarsa ne mutlu bize ne mutlu Beşiktaşlıyım diyene...
maç bitti ve dönüş yolu başladı, çorbasız deplasman olur mu hiç dedik ama çorbacı bulamadık bir türlü, olan yerlerde de kalmamışmış!
uzun yolculuktan olsa gerek sakin ve sessiz bir dönüşle birlikte, yeni bir hasret başladı..

0 yorum: