İçimizdeki Engelliler

22 Mart 2010 Pazartesi












Geçmiş zaman olur ki....
2001'de kurulan Bedensel Engelliler Basketbol şubemizin kuruluşunun üzerinden 3 sezon geçtikten sonra, 2004-2005 ve 2005-2006 sezonlarında, önceki 4 sezonun şampiyonu İzmir BşBld.'yi finalde yenerek şampiyon olmuştuk. 2001de kurulan takımın üzerine her geçen yıl birşeyler eklenerek(!) aktı geçti zaman... Milli Takımın kadrosu o dönemlerde İzmir BşBld. ve Beşiktaş'tan oluşurdu.
Gün ola devran döne demişler; 2009-2010 sezonun içindeki şu günlerde ne şampiyondan ne de milli takıma oyuncu veren takımdan eser var.
Geçmiş zamanın birinde kurulan bir takım var ki; sahibinin Fenerbahçe başkanlığına oynadığı, eğer başkan olursa takımı Fenerbahçe'ye devredeceği, imece usulu kurulan bir takım; kurulduğu sezon Süper Lig'e çıkan, Şampiyon olan, Avrupa'da ses getiren, Avrupa Şampiyonluğu ve Dünya Şampiyonluğu kazanan yabancılar karması bir takım daha var... 3 sezonda neler değişti, bu takımlar böyle nasıl başarıları yakaladı?
Şampiyon olduktan sonra, yöneticimiz(?) çıkıp "biz yarışan bir takım olmayacağız, sosyal bazı çalışmalar yapıyoruz." şeklinde talihsiz açıklamalar yapıyor. (Sayın yöneticinin zaten her branşta gündem yaratacak açıklamaları mevcut.)
Öyle bir takım kurulur ki, mevzu bahis takım gelir deplasmanda yener, evinde de eze eze yener; sonra da bu takım için yöneticimiz oyuncu ikramından eksik kalmaz ki dostluğumuz pekişsin(!)
Malum Ocak ayındaki kongrede yeni bir yönetim geldi başkanı yeni olmasa da... Yönetimimiz birşeylerin değişmesini istemiş olacak ki amatörlerde görmediğimiz, branştan sorumlu eski yöneticilerimizin yerini deplasmanda takımın yanında olan, şubesinden sorumlu yöneticilerimiz almış. Birşeylerin olmasını istemişler ki komiteler kurulmuş, komitelerin sorumluları yeni projelerle ortaya çıkmış.
Biz isteriz ki, Beşiktaş her branşta yapılmış olanın daha da fazlasını yapsın; alınmadık kupa, yenilmedik takım bırakmasın... Bunlar hissedilmiş olacak ki, birileri bişeyler yapmak azminde; özellikle yukarıdaki fotograf umutlandırdı bizi...
Takımımız adına kötü bir sezon geçiriyoruz. rakiplerden biri Avrupa ve Dünya Şampiyonu olmuşken diğeri kadro olarak Milli Takımı oluşturmakta. avrupa kadrosunu ve milli takım kadrosunu teşkil eden bu takımların arkasında yer alarak sezonun sonuna doğru ilerlerken; yapılmak istenenleri, gösterilen sahiplenmeyi, düşünülenleri görebilmek umut verici önümüzdeki sezonlar için... Bu çalışmaların sonunda neden şampiyonluğa oynayan, sosyal bir takım değil de savaşan takım yaratılmasın? engelli vatandaşlarımızın spor yapma hakları bir proje olarak değil de bir başarı kapısı olarak onlara sunulmasın? Bu sürecin hep beraber takipçisi olacağız ve doğruların da yanlışların da üzerine gideceğiz ısrarla azimle...
Bu blog üzerinden, geçmiş zamanlarda, eski yöneticiler hakkında, iyi gitmeyen amatör branşlarımız üzerine muhtelif eleştirimiz olmuştu. Kötü gideni eleştirdiğimiz gibi iyi olanı da tebrik etmesini biliriz. Şubemizden sorumlu yöneticimiz sn. Doğan Küçükemre'yi de 21 Mart'ta Kartal'da oynanan Saran Anadolu maçında bizlerle ve takımımızla beraber, salonda ve yerinde görmek mutluluk vericiydi. Gelecek sezonların şampiyonu bir takım olabilme yolunda, dünden ve bugünden sonra, yukarıdaki fotoğrafın ve şubemizin takipçisi olacağız... tabiki de, biz bu sporcularımızın her zaman destekçisi olduk ve olacağız... Çünkü, umudun adı Beşiktaş!



asidiktesir eklemesi:
yöneticisizlik ve yönetilememe meselesi sadece çelik pençemizin sorunu değil!
geçmiş yönetimler zamanında salonlarımızda ve takımlarımızın yanında yöneticilerimizi maalesef hiç göremedik!
şampiyon olan takıma kol saati armağan eden eski yöneticilerimiz, görevlerini devrettikten sonra "kimse benim kadar beşiktaşa hizmet etmedi" benzeri açıklamalar yapabildiler üstelik. bu şahıslar dernek kurup, sonra da fenerbahçe maçında derneklerinin adlarını pankartla duyurmaya da kalkıştılar... dernek sahiplerinin yönetime hazır kıta alındığı zamanda, kendilerince doğru hamle bu demek ki...
geçen hafta izmirle oynanan hentbol türkiye kupası finalinde salonda yöneticilerimiz de vardı. parkenin kartalları izmir'de de yalnız bırakılmamalı, zira geçen sene izmir'de nasıl kıyıma uğradıklarını ve yetim kaldıklarını biliyoruz...
sporculara ödenmeyen hakedişler var. maaşlarını alamıyor sporcularımız. dile getirmekten biz utanıyoruz ama hakettikleri tebriği, taktiri ve ücreti ödeyemeyen yöneticiler, nasıl oluyor da beşiktaş için onlardan daha fazla birşey ortaya koyan olmadığını iddia edebiliyorlar anlamak zor...
meydan padişahtan kraldan geçilmezken, kral öldü yaşasın yeni kral dediğimiz de sanılmasın! yazıda bahsedilmiş ancak, komitelerin henüz net bir icraatını göremedik. maçlara gelmek takımı ve şubeyi sahiplenmektir. yıllarca yalvardık adeta yöneticilere, maçlara gelin diye. en azından şimdilerde yöneticilerimiz maçlara geliyor, bu da bizi mutlu ediyor, bu da bize umut vaadediyor...

0 yorum: