Ne bir heves. Ne bir tutku. Beşiktaşım anlatılmaz bir sevgi bu. Tapıyoruz. Seviyoruz. Aşkından kahrolduk biz geberiyoruz.
Aşktan gözümüz kör olmuştu belki de. Fark edememiştik çatlakları. Çatlaklardan sızan saçmalıkları… Belki de aşkın saflığına fazlaca kaptırmıştık kendimizi. Herkes eşdeğerdi bizim için. Bir çeşit tabu oluşturmuştuk belki de: Beşiktaşlılık sorgulanmazdı özeleştiriler dışında. Her bir birey tıpkı bizim gibi birer neferdi. Yeri geldi onlarla omuz omuza haykırdık, yeri geldi aynı karede görüntülendik, kafaları çektik dertleştik belki de.
Ama fark edemedik.
Beyazın çabuk kirlendiğini bellemiştik bellemesine de siyahın kir göstermediğini öğrenememiştik ya da öğrenmiştik de uygulayamamıştık hayatımıza. Biz fark etmezken onları; ya da fark edip de toz kondurmamak için siyahımıza susmuşken; onlar avına yaklaşan yılan gibi usulca sarmışlardı çevremizi.
Biz ve onlar…
Kusursuz bir siyah, kusursuz bir beyaz ve siyahın ardına gizlenmiş nifak.
Zannettiniz mi ki koca bir çınarı yıkar bu çatlaklar?
Emir erlerinizin bizi yıldırabileceğini, içimizdeki bu ateşi söndürebileceğini mi sandınız.
Öyle zannettiyseniz yanıldınız.
Evet, tökezledik belki ama umut kuşağımıza daha sıkı sarıldık.
Bu kez umutlarımızı tribün için kuşandık.
Bizler takıma dönmek için değil aşkımızın alevlerini göstermek için hazırız.
Onlar, tekrar ‘önüm, arkam, sağım, solum: sobe’ demeden, biz sobelenmeden önce varlığımızı kanıtlamak için hazırız.
Yine, yeni, yeniden; umut…
Bu kez; Şeref Bey stadı, Mehmet Işıklar Tribünü için.
1 yorum:
10 numara bi yazı olmus kardesim.. tüm kalbimle destekliyorum.
Yorum Gönder