önce beyaz kirlendi, kırmızıya çevirdi kendini...
sonra tezahuratlar, sonra eller boyunda, sonra koşu, yani taaruz kırmızı siyah cepheden...
"geliyorlar" diyen bir ses, "sağlam durun" diyen bir ses, "birşey yok" diyen bir ses, "sağlamız" diyen bir ses... sesler birbirine karışırken ayak sesleri geldi siyah beyaz siperden...
siyah-beyaz ile siyah-kırmızı renklilerin muharebesinde, düşününce, maalesef sağlam değildik...
ve yukardaki satırı aynen ben de yazıyorum:
bana en çok koyan çaresiz kalmaktı...
yüzleri görmedim, ondan sonraki sesleri duymadım, isimleri okuyamadım; zira kollarımın altında patır patır çırpınan küçük bir beden, onun içinde de atan öfkeli kocaman bir kalp vardı; gözleri doluymuş, ben göremedim, sırtı dönüktü, rivayetlerden bildim bunu...
bir çocuğun gözyaşları ve kalp atışları, o taaruzu nasıl yediğimizi öyle güzel fısıldadı ki; bana bir de bu vurdu...
uğur mumcu'dan derlesem?
vurulduk beşiktaşım, unutma bizi...
vurulduk ey halkım, unutma bizi!
5 Ekim 2009 Pazartesi
Gönderen asidiktesir zaman: 04:14
Etiketler: asidiktesir, kapalı, son barikat
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder