Fark Var!

14 Aralık 2010 Salı


Simao Sabrosa, Manu Fernandes, Hugo Almeida…

Devre arası mı, yoksa yeni sezon mu başlıyor? Anlamak güç ama insanın suratında aptal bir gülümseme, içinde ilginç bir heyecan, karnında bir ağrı yarattığı kesin. Bu transferler karşısında gideceklerde olacaktır ama bundan önce yapılan transferlerin yarattığı etkiye biraz göz atmak gerek. Oluşan genel kanı, bu seneki Beşiktaş’ın, geçen sene ki Galatasaray ile aynı durumda olduğu… Evet benzer yanlar var. Mesele La Liga’da tarihin en büyük iki kulübünü şampiyon yapmış antrenörleri takımın başına geldi. Yıldız transferler ile sezona giriş yapıldı, ilk haftalar çok iyi gidildi, ilerleyen haftalarda takım düşüşe geçti, şampiyonluktan uzaklaşıldı ve devre arasında bir daha yıldız oyuncular geldi. Evet, bir çok benzer hamleler var. Ancak bu iki olayı birbirinden ayıran önemli ayrıntılar mevcut. Örneğin; Giovanni dos Santos, Jo Alves ve Lucas Neill ile Simao, Almeida ve Fernandes’i karşılaştırdığınızda arada büyük farklar olduğunu görebilirsiniz. Dos Santos, İpswich Town’da çok parlak olmayan bir performans ile İngiltere Championship’te oynamış, daha sonra Tottenham’a geri dönmüş ve bir-iki maç dışında oynamadan Galatasaray’a gelmiştir. Jo Alves, Manchester City’de çok fazla şans bulamamış, devre arasında Galatasaray’a kiralanmıştır. En dengeli olan Lucas Neill olarak görülüyor. Premier League’de 15 maça çıktıktan sonra Galatasaray’a geldi ve şu ana kadar yapılan transferlerin en iyisi. Beşiktaş’ın transferlerinde bu duruma yakın Manu Fernandes bulunuyor. Banega, Mehmet Topal’ın o bölgede olması , çok fazla şans bulamaması, sakatlık sorunu olduğuna dair yapılan haberler gelen transferler arasında en çok soru işareti barındıran transfer durumunda. Simao Sabrosa ise tartışılması bile gereksiz, La Liga’da her maçta Atletico Madrid formasını sırtına geçirdi, 4 gol ve 3 asist yaparak bir kanat adamının normal performansını sergilemiş durumda. Avrupa’da her maçta yer almış, Portekiz Milli Takımı Aday Kadrosu’nda ismi Ronaldo ile ilk başta yazılan oyunculardan. Hugo Almeida’yı ise bu kadar değerli yapan ise zaten bu seneki performansı. Oynadığı sezonların tümüna baktığınızda ortalama bir performans göstermiş bir oyuncu olan Hugo, bu sezon ise tam anlamıyla patlama yapmış durumda, attığı gollerin 9’u Bundesliga’da olmak üzere Avrupa, lig ve kupa dahil 20 maçta, 11 gol attı. Bir sakatlığı, kulübüyle yaşadığı problemi olmayan oyuncu… Yani baktığınızda gelen 3 oyuncunun 2’si, başarılı performansları sürdüren, sakatlık, sorun, başka takımlara gönderilip sonra geri dönen oyuncular değil, daha garanti, daha sağlam, daha az riski olan oyuncular. Ancak Türkiye şartların ne olacağı belli olmayacağından, bir sıkıntı doğmadığı takdirde, kaliteleri ile katkı sağlayacakları kesindir.

Galatasaray ve Beşiktaş’ı ayıran en önemli nokta ise yaşanan Rijkaard sorununu Beşiktaş’ın bundan yaklaşık 6 yıl önce yaşamış olması, hem de aynı başkanla. Daha Rijkaard, Barcelona ile kupa kazanmaya yeni başlamışken Beşiktaş’ın başına getirilen Del Bosque, kurulan kadronun azizliği ile başarılı olamamış ve sezon bitmeden gönderilmişti. Kısmen hatalarından ders çıkaran Demirören’in gelen antrenörlere sabır gösterilmesi gerektiğini anlamış olması muhtemel. Bir başka nokta ise benzermiş gibi görünen aslında temelinde farklılıklar olan iki olaydan birincisi, Rijkaard olayının gözler önünde yaşanması ve Galatasaray’ın bugün ki hali… Rekabet birbirini tetiklediğinde başarıya dair hamleler yapılır. Örneğin; Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’ın yıldız oyuncu almalarından sonra geri kalanlarında aynı hamlede bulunması gibi. Eğer bu noktaları örnek alan yönetim mevcutsa, Galatasaray’ın Rijkaard ile yaşadıklarında yaptığı yanlışları da göz önünde bulunduran bir yönetime sahip olma olasılığı var.

Her iki olayda benzer yönler çok olsa da, altlarda bulunan dinamikle farklılıklar mevcut. Beşiktaş’ın, son iki sezonda ki Galatasaray olmama olasılığı çok fazla iken, bu ayrıntılar göz önüne alınmaz ise olma olasılığı da bir o kadar fazla durumda.

0 yorum: