saklamışım bir kuytu köşede; günah keçisi bu sefaletim; çocuk oyunu değil, kaçtıkça kovalasa bile saklandığım yerin suçlusu o...
çökmüşüm bir duvar dibine; alnımdaki damga bu yorgunluğum; göğsümde madalya değil...
eğmişim başımı yere; saçlarımdaki aklar bu, ağlamaklı halim; midemdeki bulantı değil...
elime almışım bir tahta çubuk; kalbime saplanan ok bu, kanlı; yere düşen gözyaşlarım değil...
sallanıyorum öne arkaya; kan kaybından gidişim bu depremler; mırıldandığım şarkıdan değil...
tepemde bir ceviz ağacı; duyduğum yoktu ne vakittir, bu gölgesi ihtiyarın; hoşgeldin türküsü değil...
kafamda binbir düşünce; sorgusuz infaz bu kaderimdeki; çıkış yolum değil...
yanıma yaklaşan bir çocuk; düş mü gerçek mi çözemediğim; adımları heyecanlı değil...
elinde tuttuğu bir kağıt çocuğun; son duamı yazmış sağolsun; bilinmedik bir ağıt değil...
arkamda mermerden bir duvar; ben gidince adım kalsın diye yazmışlar; heybetli de sade de değil...
ah bu gitmeler, bu korkular, bu kabuslar, bu son yakarışlar, bu kırgınlığım bendeki büyük sır, bu gitmeler... olur gibi değil...
ne yerde durabiliyorum ne gökte; yerdeyken göğe çıkmak için kanatlanıyorum, gökteyken yerleri seyredip imreniyorum... sırtımda melanet hırkası haydar, ben bu halimden hoş oluyum olmayayım, günahlar benim, kime ne!
iniyorum göklerden, pişmalık; yükseliyorum yerlerden, pişmanlık... hangi dağın yamacına saklansam, hangi ağacın dalından kalksam, aynı sitem kendime...
küstüğüm o oyun; o oyunbaz, o hilebaz...
ah benim herşeyin en güzeline layık sevdiğim; bana son bir yalan söyle, yolluk olsun...
ah benim hayal kırıklıklarıyla dolu derdim tasam endişem; beni günahlarımla kabul et, gönlüm huzur bulsun...
ah benim kıyamadığım gözbebeğim; sana değildir sitemlerim!
bana bir yalan söyle, bak bu defa ihtiyacım var!
geldiğin yerde bulduklarınla mutlu ol, avun, sevin, yolun bahtın açık olsun! biz şaşkın kararsız, kimseye zararsız yaşarız. biz masum biz yalansız, günahsız da sevapsız da yanarız. bir fe abi deyişi gibi sözcükler bulur, sana dair ve kendimiz hakkında ağlarız kanarız...
ama bize yalanlar söyle, bu kangrene dönmüş kollarımızda bacaklarımızda ağrılar varken, ancak ve ancak senin yalanlarınla yaşarız...
bana yalanlar söyle birazcık
17 Şubat 2010 Çarşamba
Gönderen asidiktesir zaman: 16:13
Etiketler: asidiktesir, Beşiktaş, edebiyat, sitem
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder