asidiktesir anlatısıdır

2 Haziran 2009 Salı

bu semte gelmiş dediler, bir elinde zafer, bir elinde sevinç; inmiş dediler yükseklerden, konmuş dediler katımıza, bir tufan bir sarhoşluk midede değil kalplerde...
zafer sarhoşluğu...
şampiyonuz ulan!

cuma günü, ikindiyin, saat beşte, baş gardiyan dix başta, deliler girmiş kafama, ikindiyin saat beşte...
kalbimde bir çarpıntı, canımdan ederdi beni. saat 7 gibiydi, bir lokma yemek, saat 9 gibiydi bir yudum çay, gece yarısı yollar, 2siydi güzergahta ilerleyişin. molalar yemekler, şarkılar sözler tezahuratlar...
sabahınan, ilk güneş sidikliye vururken açılan uykular, yakılan sigaralar... sabahleyin saat 5te, baş gardiyan dix başta, geçmişiz şehirleri, sabahleyin saat beşte...
güneş doğar sabah olur ufuklarda, beşiktaşla başlanır dualara...
denizlide bir sevap sahibinin evinde 2 saat kadar uyku, stada gidiş...
kilit replikler aklımdaki:
biletleri katlayın ki kırmızı tribüne girebilelim.
zorluyacağız abi, bir şekilde gireceğiz!
bayana yol verin.
oğlum biz seni biletleri kontrol et diye koyduk oraya, çift turnike yaptırıyorsun, biletleri yırtmıyorsun... durdur orayı!
yırtılmamış bileti olan varsa gönderelim aşağıya.
aradan anahtarı gösterip geçtim...
tamam mı herkes? hepimiz içerde miyiz?

ikindiyin saat beşte, baş bayan bax başta, toplanmışız stadın civarına, göz koymuşuz denizlinin kapalısına, ikindiyin saat beşte...
istanbul gelir, sonra maç başlar...
hafızada silik resimler, silinmeyecek cinsten, hayal meyal...
kaçan goller, istanbulu, açık tribünü anlayabilme çabaları, izmir tayfasına sövmeler...
ilk gol gelir... herkes bir an durur sanki. kuşlar durur, hava akmaz, sular donar, saatler işlemez, gözler yumulur; sonra biri çıkar bağırır avaz avaz son canıyla: "goooool!"
birbirine girer insanlar. sarılmak değil, ciğerlerine çekesin gelir yanındaki adamları. alnından öpersin eşek sıpasını... ama ağzından tek kelime çıkamaz. dur dersin kendine. yanaklarına gelince gözyaşların, "sokarlar yahu, baksana herkes ağlıyor, koy gitsin" dersin... salya sümük, delikanlı gibi değil, insan gibi ağla!
bağır, çağır, şampiyonsun ulan! ağla ulan! mutluluktan ağla, gururundan ağla! şampiyonsun ulan!
sonra karşı kaleye ataklar. bir ara iş zıvanadan çıkar, kim ne yapıyor sahada belli değil. o an tezahuratı bırakırsın, dilin düğümlenmiş hani? o ara birisi bağırır: "toraman lan!" sonra yine durur zaman, süner, boyutlarda gezinirsin, bir an gelir içindeki tüm zehri boşaltıp bağırırsın gözyaşların eşliğinde: "şampiyon ulaaaan!"
"mustafa şampiyon muyuz lan?" bu sefer mahzun değil, muzip ama, hırçın ama... "şampiyonuz amına koyum şampiyonuz!"
başlar kutlamalar... bir saniye tezahuratı kessen veya bir an sahaya yüzünü dönsen gözlerin dolar, hele baktığın yerde toraman varsa ağlamaya başlarsın. tedirginlik kalmamıştır artık, galiba dersin, yüksek ihtimalle muhtemelen, şampiyonuz zannımca dersin. ama tam olarak işin bilincinde değilsindir. sene boyunca 50 defa gündoğdu yapmışsındır ama bu seferkinin tadı ayrıdır. sene boyunca çok ıslanmışsındır, çok üşümüşsündür ama bu seferkinin tadı başkadır...
şampiyon sahadadır, şampiyon tribündedir...
toparlanırsın, kutlamışsındır azıcık birazcık çok azıcık, geri yola düşersin. ne haldesin, sen nerdesin, geç bunları anam babam! bir yorgunluk çöker sana itin öldüğü yerdeki hava alanına varana kadar. kuleden iniş izni istersin, yönetimi taşıyan otobüsten maçın geniş özetini izleyerek havaalanına varırsın. takım otobüsü gelir ardından, futbolcular iner. denizliyi görünce bir gurur yaşarsın, ama yanından toraman geçerken elini uzatırsın, ağzından tek kelime çıkamazken gözlerin dolar o sırada sana bir bakıp gülümsemesi yok mudur...
şampiyonuz lan!
ayağını koyacak yerin olmadığı, kıyamadığından yanındakilere, kaburgaların ezilse de, kıçının tek lobu üzerinde gitsen de saatlerce... yollardasın, dönüyorsun, zaferlerle...
sabahleyin saat beşte, başgardiyan ömx yanda, dönüyoruz şampiyonluktan, sabahleyin saat beşte...
o girişin vardır hani barbarostan semte... sen şampiyonsun, sen oradaydın işte, ve sen döndün... e hani, nerde herkes? dur dersin, kahvaltımızı yapalım, bir çayımız, bir sigaramız, sonra başlarız dersin 40 gün 40 geceye...
gözlerin ağırlaşır, kıvrılır uyursun tatsız haberlere ve canını sıkan şeylere rağmen, öyle yorgunsun öyle uykusuz...
stada girersin, tıklım tıklım. o stadda bulununlar içinde orada olmayı hakeden ilk bin kişi içinde olmayı haketmene rağmen kendi tribününde pankartın yoktur sen yoksundur, en beteri, yan yana olmak için can hıraş çaba vereceğin adamlar yoktur. o karmaşa da herkes bir yerlere dağılmıştır.
akşamleyin saat beşte, baş gardiyan erx başta, toplanıldı yeni açığa, akşamleyin saat beşte...
muhabbetler, sarılmalar, anlamsız konuşmalar, meşaleler, oynamalar, zıplamalar... bir şey nasıl kutlanacaksa, herhangi birşey, on kat daha fazlasını yaparak kutlarsın. ama hala neyi kutladığını anlamazsın... bi an gelir, sete çıkarsın dizlerin titrerken yorgunluktan, sağ baştan gelen ateşi sol yanına aktarırsın, eline kıvılcımlar değer ve avazın çıktığı kadar bağırırsın: "şampiyon beşiktaş!"
sonra dizlerinin üzerine çöküp sağlamından bir yumruk atarsın: "mustafa, şampiyon muyuz lan?" gözleri ışıldayan bir serseri bağırır: "şampiyonuz amına koyayım şampiyonuz ulan!"
nevizadeye çıkarsın, 3 günün açlığını aç itler gibi mideni doldurarak giderirsin. şişelerin dibine vurup semtine inersin.
"ama nasıl içmişiz, nasıl sarhoşuz..."
birkaç anlamsız ve ayık olsak asla yapmayacağımız şeyden sonra uzanırsın dalgaların sesinin düştüğü bir yere, buluttaki gölgeleri seyrederken şamatanın belini kırarsın... üşürsün...
sabahleyin saat beşte, başgardiyan fux başta, çökmüşüz çay bahçesine, sabahleyin saat beşte...

günlerden bir gün, şampiyon olduktan sonraki 3. gün, sen bu satırları yazarken tam; yolu yolculuğu devam eden insanlar, son kadehine vuranlar, yeni uykusundan kalkanlar, yeni uyuyacak olanlar, sınavı olanlar, herkes, hepimiz... aklımızdan tek şey geçiyor sanırım:
"şampiyonuz ulan!"

umrumda mı cimbombom
umrumda mı kanarya
sensiz geçmez ki bu dünya
hayat biter ortam biter alem biter ama
bağımlıyız beşiktaşa

0 yorum: