Yıllar sonra bir Körfez deplasmanı… Günlerden cuma, Nisan ayına yakışan bir hava. Sezonun ilk yatılı deplasmanı. Öğlen yapılan kahvaltı ile maç atmosferine girmiştik bile. İstanbul ile yapılan yoğun telefon trafiği. Trenle gelecekler, özel aracıyla gelecek olanlar; kim nerede inecek, nasıl gelecek?
Bir grup karşılandıktan sonra stada doğru yola çıktık, belediyenin toplu taşıma hizmetlerinden yararlanarak. Toplu taşıma işte, otobüste herkes var, özellikle yeşil siyahlılar.
Kocaelispor'un ligdeki durumundan dolayı gergin geçeceğini düşünerek, erkenden stattaki yerimizi alma düşüncesindeyiz.
Gergin ve sessiz geçen dolmuş yolculuğu sonunda stat çevresindeyiz; ama durum beklediğimiz gibi değil. Stat çevresi yeşil, siyah ve beyaz iç içe. Nedeni de ayrıntılarında gizli.
17.30'da güneş hafif enseden vururken, stattaki yerimizi aldık.
Zaman nasıl geçer? Tabi ki çekirdek. Deplasman taraftarı-çekirdek?.. Maçtan saatler öncesi olduğu için çelişki ortadan kalkmış oluyor.
Çekirdekçiye seslendik.
-Ne kadar tanesi?
(Elinde mahalle arası imalathane ürünü bir paketle)
-1.5 lira.
(Reklam olmasın, güzel bir markanın gramajı daha fazla olan paketi bile markette 1 Lira.)
Pazarlıkçı taraftar...
- 4 tanesini 5 Liraya alalım.
Arkadaş dünden razı! Dedik ya mahalle arası imalathane ürünü diye.
-Çıkarın hadi bozukları..
10 kişi yokuz. Hepsi de öğrenci, malumunuz o ki çıkan para 4 lira.
Açılmamış olan paketin birini verip, 3 paket çekirdekle zaman geçirme, gönül eğlendirme...
18.30'da tam paketler bitmişken, tünelden Siyah-Beyaz eşofmanlılar çıktı.
Çıkanı tribüne çağırdık teker teker. İlk çağırılan devre arası transfer olan, ligin 2. yarısında takıma katkılarıyla herkesin beğenisini toplayan Ernst oldu.
Takım soyunma odasına dönerken, tribünün arkasındaki bariyerlerden doğru bize yaklaşan hareketlilik başladı.
çArşı geldi! çArşı!
Herkes 2 metreye yakın tribünün arkasındaki bariyerlerden dışarıya bakma çabasında.
Evet Çarşı gelmişti.
Hava hafif kararmaya başlamışken, hafta içi olmasından dolayı tribünler mesai saati bitimiyle dolmaya başladı. İçeri giren bir taraftardan gelen bir cümle var ki bizi bizden aldı.. Bütün maç atmosferinden uzaklaşmamıza neden oldu.
Gecenin ilerleyen saatlerine kadar da o cümleyi, o taraftarı konuşarak gülüştük.
-Herkes dışarıda, herkes! Alen Abi'nin bile bileti yok. Herkes dışarda.
Maça yarım saat kala tribüne gelenlerden hala tanıdık bir yüz yoktu.
Bizlere ayrılan 750 kişilik yer dolmuştu bile.
Takımın sahaya ısınmaya çıkmasını beklerken 50 kişilik bir grup sahadaydı.
Deplasman tribününe bilet bulamayan, Kocaelispor tarafından bilet alan Beşiktaşlılar.
Alkışlarla beraber bizim tribün önüne geldiler.
Derken, takım ısınırken bir daha; ama bu sefer sahadan değil, tribünden geldiler.
Bize ayrılan bölüm 750 kişilikti; ama maç başlamadan bu sayının üzerine çıkılmıştı bile.
Takım sahaya ısınmaya çıkmıştı. Klasiktir oyuncuları çağırmak. Ama yakın yarı sahada değil, diğer tarafta ısınıyorlardı.
Gelmezler diye beklerken, yakın yarı sahanın ortasına gelen, hatta ceza sahasına kadar gelen olmuştu.
Maç başladı. 1-0
Golle başlayan bir maç… Şampiyonluğa oynarken… Dolu, ateşli tribünler önünde ve küme düşmemeye çalışan bir takım önünde 1.50'lerde gelen gol.
Zor deplasman daha zor hale geldi.
İlk yarı maçta olmayan bir Beşiktaş 2. yarıya yetişmişti.
Tribünler de 2. yarıya yetişmişti.
Çoğu insan devre arası girmiş. 2. yarının başında bile hala gelen vardı.
Alen Abi bile 2. yarı gelmişti.
Sahiden de yahu yok muydu bileti ?
İkinici yarı başlar başlamaz kurulan baskı.. Atılan şutlar...
Üst üste atılan 2 korner, 2 köşeden çıkarılan top...
Evet! Gol gelecekti.
89'da beraberlik golünü bulsak, 90'da 2-1'i yakalarız diyorduk.
Penaltı!
Öyle bir penaltı sevinci var ki tribünde alışık değiliz haliyle, sezonun 2. penaltısı 27. haftaya gelindiğinde.
Bakamadım...
Dedik ya alışık değiliz. Bir de sezon başından beri güven vermeyen Zapo topun başındaydı.
Ve 75. dakikaya kadar susmayan tribünler ve Kocaelispor’un direnci kırılmıştı bu golle.
Gelecekti galibiyet… Sahadaki Beşiktaş bunu gösteriyor, bunu istiyordu, tribünler de öyle.
Son 5 dakika...
Önce Bobo.
Sonra Yusuf.
Şampiyonluk yolunda zorlu bir engel daha aşılmıştı.
Çorbasız deplasman olur mu hiç? Misafir olduğumuz ev yakınlarında içilen -her ne kadar telefondaki ses yüzünden soğusa da- çorba ile bir deplasmandan daha mutlu dönmenin sevinci içinde evin yolunu tuttuk.
Kocaelispor 1 Beşiktaş 3
Kartal Körfezi Geçti
11 Nisan 2009 Cumartesi
Gönderen wilderness zaman: 23:47
Etiketler: deplasman, futbol, wilderness
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder