Çarşı Neden Demirören Söylemine Karşı Değil?

27 Ocak 2012 Cuma

Beşiktaş taraftarı olarak bizler kendimizi Çarşı olarak bilinen o büyük şemsiyenin altında hissederiz. Zira Çarşı pek çok konuda bizim adalet ve vicdanımızla örtüşen bir duruş sergilemiştir. Bunun son örneği Van için gösterilen duyarlılıktı.
Ancak saygınlık zor kazanılan ama çabuk kaybedilen bir haslettir.
Çarşı'nın Pluton'dan Etoo'ya, nükleer santralden Hasankeyf'e kadar pek çok konuda gösterdiği hassasiyeti kendi "varlık nedeni" ile yani Beşiktaş ile de göstermesini beklemek hakkımızdır.
Eğer sevdalısı olduğunuz kulubün başkanı Şike Soruşturması sürecinde Fenerbahçe'yi kurtarmayı kendisine görev edinmişse, eğer sevdalısı olduğunuz kulübün başkanı doğruları dile getiren -geçmişten beri dost olduğumuz- Altay Kulübünün başkanına "okur, haddini bil" demişse ve en beteri de sevdalısı olduğunuz kulübün başkanı "Fenerbahçemiz" sözcüğünü böylesine keyfiyet içinde kullanabiliyorsa, Çarşı'nın da bir tepki göstermesini beklemek hakkımızdır.
Aksi takdirde "Çarşı'nın neye karşı" olduğunu sorgulamaya başlarız ki o takdirde Çarşı'yı "Asi" yapan o A mahsun kalır....
Kusura bakmayın arkadaşlar, geçmişte çokça sorgulanan ve sizleri de çok rahatsız ettiğini bildiğim, "Çarşı - yönetim" iddialarını boşa çıkarmak içir tarihi bir fırsat elinizdedir. Bu fırsatı harcamamanızı tavsiye ederim.
En azından o Denizli maçında dayak yiyen Beşiktaşlılar için...isterim.
Benim duruşum ise şudur: Statta iki elimi havaya kaldırır ve çapraz sallarım:
YETER DEMİRÖREN

*Yazı ilk olarak forzabesiktas.com forumda kendisi tarafından yazıldı. Yazı kaldırıldı! 

Söz bizde.. Beste bizde..

16 Ocak 2012 Pazartesi

Aslında Konunun geçmişi çok eskiye dayanıyor. Anlat anlat bitmeyecek bir konu tam olarak neresinden gireceğimi de kestiremiyorum. Havva annemizin adem babamızı kandırmasına dayanır kimilerine göre. Kimilerine göre farklı gezegenlerden gelmeye. Oraya girmeye de çok gerek yok aslında zaten girsek de çıkamayız.

Biraz bencillik yapıp doğrudan işin beni ilgilendiren noktasından oyuna girmek istiyorum. Malumunuz şikeydi oydu buydu derken tribünler “güzelleştirmek” adına kadın ve çocuklara “açtılar”. Neymiş efendim seyircisiz maçlarda kadınlar ve çocuklar olacakmış sadece. Bu noktada sormamız gereken soru şu bu bir pozitif ayrım mı? Kadınları “fasulye”den saymak mı?Aslına bakarsanız biz kadınlar bile anlamadık ne olduğunu tam olarak. Birden bire bir de seyirciz oynama cezası gelince de ne yapılacağını bilemedik. En azından kendi adıma öyle olduğunu söyleyebilirim.Dediğim gibi olayın konuşulacak, tartışılacak birden fazla boyutu var.

Girizgahı kadınların seyircisiz maçta tribünlerde olmasından yapalım. Ben “anca beraber kanca beraber” diyenlerdenim. Gitmedim de bu yüzden maça. Deplasmana gidip biletsiz arkadaşla stadın bahçesinde beklemek gibi. Madem bi farkımız yok tribünde neden bu ayrıcalıktan yararlanayım ki dedim. Bizi mahalle maçlarındaki “fasulyeden” oyuncuya çeviren zihniyete kızdım. Taraftarsak biz de taraftarız, ee o zaman bize de seyircisiz dedim, gitmedim. Ne yalan söyleyim hemcinslerim kızacak biraz ama evrim meselesi napalım. Tiz sesli canlılarız biraraya gelince de çok hoş tınılar bırakmıyoruz kulaklarda. Taraftarsak “var”sak erkeğiyle, kadınıyla, çocuğuyla varız. Hepimiz birimiz için varız.


Gelelim malum konuya. Kupa maçı.. iki gün öncesinden belli olmuş seyircisiz olacağı. Hava soğuk, Beşiktaşlı “erkek” kardeşlerimizden gelen espriler daha da soğuk. Bize futbolu anlatanları mı arasınız, susun oturun diyenleri mi arasınız. Yok yok. Beklemezdim bu kadarını da.. İyi şaşırttınız beni.. Neyse efendim geçelim bunları. Maç başlamaya yakın, soğuk havaya rağmen yerini almış taraftarlar. Tam düdükle olmasa da üçlümüz de gelmiş. Alışılmışdan daha tiz de olsa besteler yerinde. TFF’yi, arkaya pankartlar döşeyen yönetimi haksız çıkarırcasına küfürler de geliyor falan filan. Derken şu bikaç cümle önce bahsettiğimiz kardeşlerimiz sanal alemde helal olsunlardan bir demet sunmaya başlamasınlar mı ? Yetmez gibi sidik yarışına sokmasınlar mı bizi ? Hangi takımın kadın taraftarı daha “ büyük” diye.. Şaşırdım gerçi ertesi gün yapılacak olan pankartı bilseydim buna da şaşırmazdım.


Bir de efendim şu işin erkekler boyutunu geçelim. Kadınların bu maçın öncesinde sonrasında esnasında yaptıklarının amacı ne ben hala anlamadım. Kimlik ispatlamaya çalışmak mı ? “var olduğunu” kanıtlamak mı? Öyleyse de bu bu şekilde mi yapılmalı. Şişko nuri’nin “fıstık sevdası gibi. “Benim olacak fıstık binicem üstüne vurucam kırbacı vurucam kırbacı” dedik resmen. Bizi fasulyeden bile saymanların verdiğ biletlerle girip “kimliğimizi” “varlığımızı” kanıtladık sayenizde. Küfürlerle bestelerle cümlealeme gösterdik nasıl taraftar olunacağını. Sağolun varoulun. Erkeklerden bi farkımız yok nasılsa değil mi ? Zaten söz bizde, beste bizde taklit yok bizde, mevzuda takmıyoruz geri vitese değil mi efendim ?


Bundan sonraki aşama ne olacak peki ? KKTC gibi tanınmayı mı bekleyeceğiz. İnönü’de adres pankartları meşhurdur malum.. Bütün adresleri tek tek gezip kadın taraftarları tanıyın mı diyeceğiz.? Baştan sona saçma. Keşke bu oyunun içinde kendi kalesine gol atan topçuyu oynamasaydık..

Son olarak söyleyeceğim laf da maça gidip ertesi gün düzeni eleştiren hemcinslerime. Kızacaklar yine bana ama düzen adamı olup da düzeni eleştirmek saçma geliyor bana.

Neyse efendim “karı gibi dırdıra başladım” fazlaca gevezelik ettim. Tribünlerde görüşürüz nasılsa.